CEMİYET

Sinem Yıldırım ile Anneler Günü'ne özel

Cemiyet hayatının sevilen isimlerinden Sinem Yıldırım ile Anneler Günü'ne özel röportaj gerçekleştirdik...

Merhaba. Bize kendinizi tanıtır mısınız?

Tv dizi ve sinema filmi oyunculuklarım var. İki kız annesiyim. Davet, event çalışmalarım var. Köşe yazarı ve güneş öğretmeniyim.

İlk anne olduğunuzda neler hissettiniz? Pembe bir bulutun üzerinde miydiniz ya da tam tersi mi? Bizimle paylaşır mısınız?

İlk kızım Lara doğduğunda mutluluktan dediğiniz gibi bulutların üzerindeydim adeta. Esasen her ikisinde de böyleydi hislerim. Hamileliklerim başıma gelen en güzel süreçlerdi.. İçimde tüm evrenlerin sırrı vardı sanki. Bebeklerimi hem kollarıma almak hem de hep hamile olmaya devam etmek istiyordum. Hamilelik çok sihirli bir şey. Çok hassas bir dönem. Tüm hamilelere ve lohusalara had safhada yumuşak ve sevgi dolu davranılmalı. Korunmalılar, kollanmalılar, pamuklara sarılmalılar. O dönemlerde yaşanan şeyler hem unutulmuyor hem de direkt bebeğe geçiyor. 

Bir kadın kendini anneliğe hazırlayabilir mi? Cevap evet ise, nasıl hazırlamalı sizce? Psikolojik olarak ya da bilgi edinme açısından düşünebilirsiniz bu soruyu. Yoksa doğaçlama mı yaşamalı anneliği?,

Bence anne baba olmak bir teste tabii olmalı. Herkes anne baba olmak zorunda diye birşey yok. İstemesende toplum istiyor diye yapılan çocukların hak ettikleri şekilde büyütülemediiklerine şahit oluyoruz. Herkes doğuracak diye birşey asla ve asla yok.  Anne olmak isteyen kişiler zaten ruhen, fiziken, eğitimsel olarak kendilerini yetiştiriyorlar. Okuyorlar kurslara gidiyorlar ki bence böyle olmalı. Bir insan yetiştirmek bu dünyadaki en, en, enn zor şey. Ve ömrünüzün sonuna dek süren bir şey. Hem de her an her saniye aklımda hep çocuklarım oluyor. Herşeyde önce onlar önceliğimdir. Hamile olduğumu öğrendiğim anda kitaplar okumaya başlamıştım. Görselleri yoğun bilgi dolu kitaplar teorik olarak insanı epey hazırlıyor. Doğumdan sonraki ilk 6 ay en zor dönem. Bu döneme hazırlıklı  olunduğunda muhtemel pek çok sıkıntı önlenmiş oluyor. Sonra ise giderek kolaylaşıyor bebek büyüdükçe. 

Her kadın anne olmaya yatkınmıdır,  yoksa yatkın olup olmadığını anne olmadan sorgulamalı mıdır sizce, açıklayabilir misiniz?

Dediğim gibi her kadın anne olacak diye bir zorunluluk yok. Anne olmak için doğurmaya da gerek yok. Evlat da edinebilirsiniz. Mühim olan o sonsuz şefkat, sonsuz sabır, sonsuz hoşgörü, onu kendi canından öte sevme, koşulsuzca hep vermek, vermek ve ne olursa olsun hep sevmek, sevmek her şeyden önce ilk  onu ve onun iyiliğini düşünmek gibi bazı temel duygu ve yetiler aktif mi ,kişi kendinde ona bakmalı. O anaç yapı insanda kendi evladı olmasa bile başkalarının çocuklarına karşıda varsa vardır, yoksa yoktur.  Anaçlık had safhada kapsayıcı, kabullenici, kendinden vermek ve fedakarlık programlarını içerir. Herkeste olmaması normaldir. Bunlar çook süptil programlar.

Zamanında ben annem gibi yapmam deyip de kendinizi aynısını yaparken bulduğunuz şeyler var mı? 

Tabii ki. Anne olunca beni anlarsın klişesi kadar doğru çok az şey vardır. Annemin bizi merak etmesi, nerdesiniz, yediniz mi, doydunuz  mu, aman              nerde kaldınız, üşümeyin, gecikmeyin, okuyun kendi gücünüz olsun, siz topluma uymayın, girdiğiniz yeri aydınlatın vs vs gibi bize söylenmiş cümleleri ben de söylerken yakalıyorum kendimi. 

On yıl sonraki anneliğinize bir mesaj gönderme imkanınız olsaydı nasıl bir mesaj göndermek isterdiniz?

Bu günlerin kıymetini bil, çok az zamanın kaldı.

Kaç çocuğum var demiştiniz? Daha çocuk sahibi olmak istiyor musunuz?

2 kızım var. Eski eşimin oğullarını da büyüttüm. 2 de oğlum var yani. Ve evet daha çok olsun isterdim. Bu dünyada başarması çok zor olmasına rağmen en çok anneliği sevdim. 

Bir annenin çocuklarına verebileceği en güzel üç şey ne olmalı sizce?

Kibar bir insan olmayı öğretebilmek, Ne yaşarlarsa yaşasınlar bunların sadece bir deneyim ve eğitim olduğunu öğretebilmek. Kendilerini bu dünyayla ve bu bedenler sınırlı görmemelerini sağlayabilmek. Bilincin ve sevginin sonsuzluğunu, ruhun ölümsüzlüğünü ve her ne yaparlarsa bunun onlara geri döneceğini öğretebilmek. Ve bunları başardım da. 

Bir anneyi babadan ayıran özellikler desem… Sizce neler olurdu?

Baba, kollarında kendinizi güvende hissedip, tamamen kendinizi bırakabileceğiniz bir liman. Ne olursa olsun baba o sorunu çözer. Güçtür, babacanlıktır. Anne sizi yaratandır, beden veren, hücrelerinizi oluşturan, besleyen, büyüten.  Siz önce var olabilmelisiniz ki, babanıza sarılabilin.

Annelik kutsaldır. Yine de anneliği simgeleyecek olsanız ne kullanırdınız? 

Sonsuzca sevmek, her türlü duygunun en sonsuz hali hep annede var. Sonsuz, sevgi, aşk, sonsuz bekleyiş, sarılış, sonsuz sabır, yediriş, içiriş, sonsuz endişe, sonsuz koruma içgüdüsü...her şeyin hep sonsuz hali. Bu nedenle anne evlat arasındaki bağ ölçülemiyor bile.  

Son olarak bu anı ve hatıra kalacak çocuklarınıza seslenirmisiniz. Onlara bir mesajınız veya bir dileğiniz var mı?

Ben öncelikle son yaşananlarla anne ve evlatlarını kaybetmiş herkese sonsuz güç, kuvvet, kabulleniş, sukunet, yüreklerine ferahlık, özlemlerine sabır diliyorum. Her ne kadar ölüm diye birşeyin olmadığını bilsekte bu dünyadaki en en zor tercübe evladını yitiren bir annenin acısıdır. Hepsinin acısını yüreğimde hissediyorum. O olaydan sonraki bu ilk anneler günü. Evladı olan her anne çocuğunu kaybetmiş her annenin yüreğinin acısını taa en derinden hisseder.  Hepsine sonsuz sabır ve dayanma gücü diliyorum.

Kendi çocuklarım Lara ve Hera' ya ise; önce kendilerine, ailelerine, vatanlarına, milletlerine, evrenlere faydalı, yaratılmış, yaratılacak her varlığa saygılı, her gün bir önceki günden daha bilinçli, duyguyla duygusallığı birbirine karıştırmayacakları, değiştirebilecekleri şeyleri değiştirmek için akıl, güç, çalışma azmi, sorumluluk, disiplin,motivasyon, değiştiremeyecekleri şeyleri kabullenmek için teslimiyet ve sukunetle kabulleniş, bu ikisi arasındaki farkı anlayabilmeleri için akıl, mantık ve şuurla dopdolu nefis, uzun, mutlu bir yaşam diliyorum. 

MELEK KALPLİ ANNE

Anneler gününüz kutlu olsun...

Röportaj: Cem Tayanç