Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Meclis'in açılışıyla birlikte Türk demokrasisini yeni bir anayasaya kavuşturmak için girişimlerimizi tekrar başlatacağız. Milletimizin her bir ferdini bu sürece katkı vermeye davet ediyorum" dedi.

AB liderlerinden 'krizlere' karşı hazırlık çağrısı AB liderlerinden 'krizlere' karşı hazırlık çağrısı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yargıtay Başkanlığı'nda düzenlenen 2023-2024 Adli Yıl Açılış Töreni'nde konuştu. Erdoğan, yeni adli yılın millet ve tüm adalet teşkilatı için hayırlı olmasını dileyerek, 2015 yılında İstanbul Adalet Sarayı'ndaki odasında terör örgütü DHKP-C üyelerince şehit edilen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz ve Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybeden 231 yargı çalışanını andı.

'DEPREM BÖLGESİNDE 131 YENİ MAHKEME KURULDU'

Yargı mensuplarının, yaşadıkları acıya rağmen millete karşı mesuliyetini hakkıyla yerine getirdiğini söyleyen Erdoğan, "Biz de adalet hizmetlerinde kesinti olmaması için hem bakanlığımız hem de Hakim ve Savcılar Kurulumuz vasıtasıyla gerekli tedbirleri aldık. Yayınladığımız Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile depremzedelerimizin hak kaybına uğramasının önüne geçtik. Bu çerçevede bölgede bine yakın hakim ve cumhuriyet savcısı ile yaklaşık 7 bin 500 personel görevlendirildi. Felaketin ilk günlerinden itibaren son derece zor şartlar altında vazifelerini ifa eden adalet teşkilatımızın tüm mensuplarına, ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Deprem bölgesinde vatandaşlarımıza sunulan adalet hizmetlerinin hızlı ve etkin yürütülmesi için çalışmalarımız sürüyor. Bakanlarımız ve ilgili birimlerimiz aracılığıyla bölgedeki durumu günbegün takip ediyoruz. Depremin, hayatın farklı alanlarında açtığı yaraları bir an önce sarmak, gündemimizin ilk sırasında yer alıyor. Depremden bu yana bölgede oluşan iş yükünü karşılamak üzere 131 yeni mahkeme kuruldu. Sahadaki duruma göre 189 yeni mahkemenin kurulma işlemleri devam ediyor. Kurulan bu mahkemeler hem adli hem idari yargıda davaların daha hızlı karara bağlanmasını sağlayacaktır. Aynı şekilde, her alanda şartlar neyi gerektiriyorsa afetzedelerimiz neye ihtiyaç duyuyorsa onu yapmaktan geri durmayacağız. Asrın felaketinin üstesinden, dayanışma ve iş birliği içinde gelerek Türkiye Yüzyılı'nı inşa yolculuğumuzu fasılasız bir şekilde sürdüreceğiz" dedi.

'KAZANIMLARIMIZI KORUYACAK VE EKSİKLERİ TELAFİ EDECEĞİZ'

Bu seneki adli yıl açılışını cumhuriyetin 100'üncü yaşına ulaşmanın gururunun yaşadıkları bir dönemde gerçekleştirdiklerini hatırlatan Erdoğan, "2 ay sonra bu topraklarda kurduğumuz son devletimiz olan Türkiye Cumhuriyeti'nin 100'üncü yıl dönümünü hep birlikte coşkuyla kutlayacağız. Tarihimizin bu önemli eşiğine hızla yaklaşırken şu 2 hususa büyük önem veriyoruz. İlki; bizlere semalarını, ezanlarımız ve bayraklarımızın süslediği, üzerinde özgürce yaşayabileceğimiz bir vatan bırakan kahramanların aziz hatıralarına sahip çıkmaktır. Geçtiğimiz hafta 25 Ağustos'ta Ahlat'ta, ertesi gün Malazgirt'te, ardından 30 Ağustos' ta Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlediğimiz törenlerde bu konudaki hassasiyetimizi gösterdik. İkincisi; muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkma hedefine doğru yürürken, bugün nerede olduğumuzun kapsamlı ve objektif bir değerlendirmesini yapmaktır. Siyasetten hukuka, ekonomiden sosyal ve beşeri hayata kadar her alanda böyle bir muhasebeye yönelmemiz gerekiyor. Cumhuriyetimizi korumayı ve yüceltmeyi ancak tarihin kantarına çıkarak, doğrusu ve yanlışıyla, eksiği ve fazlasıyla kendimizi tartarak başarabiliriz. Coğrafyamızdaki devletler silsilemizin son temsilcisi Cumhuriyetimizin 2'nci asrını Türkiye Yüzyılı'na dönüştürmenin yolu hamasetten değil, hatalarımızdan ders çıkarıp, başarılarımızdan ilham almaktan geçiyor. Bu anlayışla, hiçbir komplekse kapılmadan, cesaretle sorunlarımızın üzerine gidecek, kazanımlarımızı koruyacak ve eksikleri telafi edeceğiz" diye konuştu.

'HUKUK DEVLETİ HEPİMİZİN KIRMIZI ÇİZGİSİDİR'

Sadece belirtilerle, tezahürlerle, şekli unsurlarla uğraşmayacaklarını, daha ziyade meselenin özüne odaklanıp teşhisi doğru yapacaklarını ve tüm meselelere kalıcı çözümler bulacaklarını kaydeden  Erdoğan, "Hedeflerimize giderken ihtiyacımız olan dinamizme kavuşmak için daha cesur, daha net, eleştirel yönü daha ağır basan sorular sorarak yolumuza devam edeceğiz. Cumhuriyetimizin 100'üncü yılı, milleti ve devletiyle bizlere bu fırsatı sunmaktadır. Milletimizin bu muhasebeyi kendi içinde yürüttüğüne inanıyorum. Devletimizin her kurumu da kendi iç muhasebesini yapabilecek ufka, vizyona ve birikime sahiptir. Bu durum tüm organları ve paydaşlarıyla yargımız için de geçerlidir. İnsanlık tarihi kadar eski olan adalet arayışının birer tezahürü olarak hukuk sistemimizde yerini alan hiçbir metin, hiçbir kanun ve hiçbir kurum layüsel değildir, yapıcı eleştirilerden azade değildir. Yargı camiamızın yeni adli yılı, diğer hususlarla birlikte böylesi bir arayış ve değerlendirmenin vesilesi haline getireceğini ümit ediyorum. Hukuk devleti hepimizin ortak hedefi ve kırmızı çizgisidir. Adalet hizmetlerinde kaliteyi yükselterek ve yargıya olan güveni artırarak, toplumdan gelen serzenişlerin önüne geçmek hepimizin görevidir" ifadelerini kullandı.

'ORTAK AKILLA HUKUK DEVLETİNİ GÜÇLENDİRECEĞİZ'

Hiçbir vatandaşın adliye kapısının, 'adalet kapısı' olduğu konusunda şüpheye kapılmaması gerektiğini belirten Erdoğan, "Bunun için hukukun üstünlüğü ilkesinden asla taviz veremeyiz. Hizmetkarı olmakla şeref duyduğumuz necip milletimize karşı sorumluluklarımızı yerine getirmek ancak bu şekilde mümkündür. Hükümet olarak, adalet sisteminin işleyişinde yaşanan aksaklıkların giderilmesi için sunulan teklifleri daima hayırhahlıkla değerlendirdik. Güven veren ve erişilebilir bir adalet sisteminin tesisi için anayasadan yasalara, kurumsal işleyişten personel yapısına ve özlük haklarına kadar pek çok reforma imza attık. Her yıl yeni yargı paketleriyle bu reform sürecini kesintisiz sürdürüyoruz. Yasama organımız da bu süreçte üzerine düşeni yaparak, bize destek veriyor. Adaletin tecellisini kolaylaştırmak amacıyla bundan sonra da sizlerle daha yakın iş birliği içinde çalışacak, ortak akılla hukuk devletini güçlendireceğiz" dedi. 

'YARGI MENSUPLARINA İTİBAR SUİKASTI DÜZENLEMENİN VEBALİ ÇOK AĞIRDIR'

Erdoğan, adalet sistemine inancı zayıflamış bir toplumun, devletine ve kurumlarına güveninin de örseleneceğini ifade ederek, "Böyle bir fitnenin oluşması, yalnızca millet ve memleket düşmanlarını sevindirecek, onların işine yarayacak, Türkiye'ye ise kaybettirecektir. İster siyasetçi, ister medya mensubu, isterse sıradan bir vatandaş olsun, hiç kimsenin ülkemize bu kötülüğü yapmaya hakkı yoktur. Aynı şekilde oy veya rant kaygısıyla yargı kurumlarına duyulan güveni aşındırmanın, daha vahimi yargı mensuplarına taammüden itibar suikastı düzenlemenin vebali çok ağırdır. Üstelik bunu yapanlar, hem gündem ihtiyaçlarını yargı üzerinden karşılamaya çalışıyor hem de yargının siyasallaşmasından bahsediyor. Yani nereden bakarsanız bakın, büyük bir tutarsızlıkla karşı karşıyayız. Milletimizin de bizler gibi bu çelişkileri gördüğüne, kararını buna göre verdiğine, tercihlerini buna göre yaptığını inanıyorum. Yargıya olan güveni artırmanın yolu, hakim ve savcıları tehdit etmekten, baskın yapar gibi kurumların kapılarına dayanmaktan değil, hak ve hakkaniyet çerçevesinde yapıcı tespit ve tekliflerde bulunmaktan geçer. Atalarımızın dediği gibi 'Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni de tartar.' Hangi konumda olursa olsun herkesin adaletle ilgili meselelere bu zaviyeden yaklaşmasını ve hassasiyetle davranmasını bekliyoruz" diye konuştu.

'TÜRKİYE YÜZYILI VİZYONUMUZ, YENİ ANAYASAYLA GÜÇLENECEK'

Erdoğan ayrıca, siyasi hayatlarının her döneminde dile getirdikleri, hükümet teklifi olarak da 2011'den beri her seçimde milletin önüne koydukları bir hayalleri olduğunu kaydederek, "Bu hayal, Türkiye'yi Darbe Anayasası ayıbından kurtararak yeni, sivil, dili ve içeriğiyle bugünü ve yarını kucaklayan, Türkiye Yüzyılı'na yakışır bir anayasaya kavuşturmaktır. Darbe Anayasası'nın gölgesinde Türkiye Yüzyılı'nı konuşmayı, ülkemiz ve demokrasimiz için zül addediyoruz. İstiklal ve istikbali için bu kadar ağır bedeller ödemiş milletimizin yeni bir anayasayı, anasının ak sütü gibi hak ettiğine inanıyoruz. Milletimize vaadimiz olan birinci sınıf demokrasi, birinci sınıf ekonomi ve birinci sınıf özgürlüklerin tamamlayıcısı; birinci sınıf anayasa olacaktır. Türkiye Yüzyılı vizyonumuz, böyle bir anayasayla daha güçlenecektir. Bunun için 85 milyonun tamamının sahipleneceği ve 'işte benim Anayasam' diyerek baş tacı edeceği bir metni artık milletin takdirine sunmamız gerekiyor. Buradan, siyasi partilerimizi, yüksek mahkemelerimizi, üniversitelerimizi, devlet kurumlarımızı, barolarımızı, meslek kuruluşlarımızı, sivil toplum örgütlerimizi ve milletimizin her bir ferdini bu sürece katkı vermeye davet ediyorum. Meclis'in açılışıyla birlikte Türk demokrasisini yeni bir anayasaya kavuşturmak için girişimlerimizi tekrar başlatacağız. Yargı kurumlarımızın temsilcileri olarak sizlerden de bu sürece hazırlıklı olmanızı, destek vermenizi bekliyorum" ifadelerine yer verdi.

'YARGI YENİDEN YAPILANDIRILMALIDIR'

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca ise siyasilerin yeni anayasa arayışlarını desteklediklerini belirterek, "Ülkemiz köklü bir insan hakları bilincine, demokrasi kültürüne ve hukuk devleti geleneğine sahiptir. Anayasaların en temel fonksiyonu, insanların uzlaşıp barış, güven ve adalet içinde yaşamasını sağlamaktır. Toplumsal meşruiyete en üst seviyede ulaşmak, yeni anayasanın odağındaki gaye olmalıdır. Anayasa, bir değerler manzumesi olup, aynı zamanda bir arada yaşama manifestosudur. Devlet teşkilatına ilişkin hususların anayasada çok fazla yer işgal etmesi, anayasayı insandan uzaklaştırır, bürokratikleştirir. Anayasa, sadece toplumsal sözleşme değildir, aynı zamanda devletin topluma taahhüdüdür. Devlet, toplumun değerlerini, ideallerini ve ihtiyaçlarını ciddiye alacağını anayasa ile taahhüt altına almalıdır. Yeni anayasa, gelecek nesillerin haklarını da güvence altına almalıdır. Anayasa, devleti ve toplumu düzenlerken birlikte yaşama arzumuzu da yansıtmalıdır" diye konuştu.

Yeni anayasanın, insanca yaşanabilecek bir toplum düzeni kurması gerektiğine işaret eden Akarca, "Dünyanın tüm coğrafi bölgelerinde ve hukuk geleneklerinde, yüksek mahkemeler yargı yönetiminde etkili veya belirleyici olup adli teşkilata yön verir. Hukuki denetimin yanı sıra etkinlik ve verimlilik açısından da mahkemelerin denetlenmesi ve onlara rehberlik edilmesi yüksek mahkemelerin görevleri arasında sayılır. Bu nedenle insan haklarının, hukuk devletinin ve demokrasinin en önemli teminatlarından biri olan yargı, yeniden yapılandırılmalıdır" dedi. (DHA)

Editör: MURAT ÖZER