GENEL

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Şehitlerimizin kanları asla yerde kalmayacak"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 100'üncü Yıl TÜBİTAK ve TÜBA Bilim Ödülleri Töreni'nde konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye'nin şahlanışına set çekmeyi amaçlayan menfur terör saldırılarının, kutlu yürüyüşümüzü asla durduramayacağının bilinmesini istiyorum. 12 evladımız şehit oldu, Allah rahmet etsin. Tüm ailelerine ve milletimize başsağlığı diliyorum. Ama bakın 36 saatte 54 terörist yok edildi. Çünkü bizim bu şehitlerimizin kanları asla yerde kalmayacak" dedi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 100'üncü Yıl TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu) ve TÜBA (Türkiye Bilimler Akademisi) Bilim Ödülleri Töreni'nde konuştu. Erdoğan, "Bildiğiniz gibi bizim kültürümüzde marifet, iltifata tabidir. İyi olanı, başarılı olanı, ülkemizin önünde yeni yollar açanı ödüllendirmek, insanlığın ortak ilim hazinesine katkı yapanı takdir etmek; görevimizdir. Başarılar desteklendikçe büyür, sahip çıkıldıkça gelişir, toplum tarafından kadri kıymeti bilindikçe serpilir. Taltif ve takdir edilen her başarı yeni çalışmaların, ilham veren yepyeni başarı hikayelerinin önünü açar. İlmi çalışmaları ve çığır açıcı eserleri ile bilim dünyasına önemli katkılar sunan, ülkemizin müreffeh yarınları adına gece gündüz demeden çalışan tüm bilim insanlarımızı şahsım ve milletim adına tebrik ediyorum. Bu sene 77 bilim insanımız, TÜBA ve TÜBİTAK ödüllerine layık görüldü. Uluslararası TÜBA Akademi Ödülleri'ni bu yıl sağlık ve yaşam bilimleri ile fen ve mühendislik bilimleri kategorisinde 3 bilim insanımıza veriyoruz. Bu 3 ödülle TÜBA Akademi Ödüllü bilim insanı sayımız, 28'e yükseliyor. Üstün başarılı genç araştırmacılara verilen TÜBA GEBİP (Üstün Başarılı Genç Bilim İnsanı Ödülleri) ödüllerini ise 24 farklı üniversiteden 34 genç bilim insanımıza takdim edeceğiz. Böylece TÜBA GEBİP ödülü kazanan bilim insanı sayımız, 644'e ulaşıyor. Bilimsel Telif Eser Ödülleri'nde 13 Türkçe Bilimsel Telif Eserimiz ödül almaya hak kazandı" dedi.

'ÖDÜLLERİMİZİN TEŞVİK UNSURU OLACAĞINA İNANIYORUM'

Bu kategoride verecekleri 3 özel ödülle merhum Halil İnalcık, Kemal Karpat ve Mehmet Genç'in hatıralarını yaşattıklarını söyleyen Erdoğan, "Bu ödüllerle birlikte bu alanda ödül alan eser sayısı, 239'a çıkacak. 100'üncü Yıl TÜBİTAK ödülleri kapsamında ise 21 farklı üniversite ve araştırma kurumumuzdan bilim insanımıza 7 bilim ödülü, 1 özel ödül, 1 hizmet ödülü ve 18 teşvik ödülü vereceğiz. Toplamda 77 bilim insanımıza ilim ve kültür müktesebatımıza yaptıkları katkılar için teşekkürlerimizi ifade etmiş olacağız. Ödüllerimizin Türkiye'de bilimsel faaliyet yürüten herkes için birer teşvik unsuru olacağına inanıyorum. 'Türkiye Yüzyılı'nın inşası için bilim alanında emek veren, fikir ve yürek teri döken tüm akademisyenlerimize, hocalarımıza, araştırmacılarımıza en kalbi şükranlarımı sunuyorum" diye konuştu.

'ÜLKEMİZ KÜRESEL BİR AKTÖR HALİNE GELMEKTEDİR'

4 gün sonra 2023 yılının tamamlanıp, 2024 yılına girileceğini hatırlatan Erdoğan, "Bırakmakta olduğumuz 2023 senesi, Cumhuriyeti'mizin 100'üncü yılı olmasından dolayı bizim için özel anlamlar ihtiva ediyordu. Tam 6 asır boyunca dünyaya nizam veren, insanlığa adalet ve refah dağıtan bir cihan imparatorluğunun bakiyesi üzerine kurduğumuz Türkiye Cumhuriyeti, 100'üncü yaşını tamamlayıp, yeni bir asra yelken açarken Allah'a hamdolsun geleceğine hiç olmadığı kadar güvenle bakmaktadır. 'Türkiye Yüzyılı'nın aydınlığı 85 milyon vatandaşımızla birlikte Filistin'den Türkistan'a, Afrika'dan Balkanlar'a; dünyanın dört bir yanındaki mahsun ve mazlum yürekleri de ısıtmaktadır. Sadece yakın çevresinde değil, bölgesinden başlayarak çok geniş coğrafyada nüfusu artan; sözü, duruşu, politikaları ilgiyle takip edilen bir Türkiye gerçeğinden bahsediyorum. Ekonomisi ile ticareti ile teknolojisi ile savunma sanayisi ile askeri gücü ile eğitimden sağlığa her alanda elde ettiği başarılarıyla ülkemiz bölgesel bir oyuncu olmaktan çıkıp, küresel bir aktör haline gelmektedir" dedi. 

'İSTİKBALİ ŞEKİLLENDİRMENİN DERDİNDEYİZ'

Erdoğan, kimsesizlerin kimsesi olan bir Türkiye hayalinin, yüzyılın sonunda artık ete kemiğe büründüğünü vurgulayarak, "İçinde bulunduğumuz asrın, Allah'ın izniyle milletimizin ve devletimizin asrı olacağından zerre kadar şüphe duymuyorum. Türkiye'nin şahlanışına set çekmeyi amaçlayan menfur terör saldırılarının, kutlu yürüyüşümüzü asla durduramayacağının bilinmesini istiyorum. 12 evladımız şehit oldu, Allah rahmet etsin. Tüm ailelerine ve milletimize baş sağlığı diliyorum. Ama bakın 36 saatte 54 terörist yok edildi. Çünkü bizim bu şehitlerimizin kanları asla yerde kalmayacak. Biliyoruz ki 'Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda. Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda. Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.' Elbette her başarı gibi Türkiye'nin başarıları da tesadüf değildir. Elde ettiğimiz kazanımların gerisinde yoğun bir tefekkür, istişare, planlama ve uygulama süreci vardır. Ülkemizin yıldızının küresel ölçekte yükselmesinde en büyük payın bilim ve teknoloji alanında yakaladığımız ivme olduğuna inanıyorum. Burada bir kere şu hususun altına öncelikle çizmek isterim; hiçbir zaman kısa vadeli hedefler peşinde koşmadık, koşmuyoruz. Günü kurtarmanın değil, istikbali şekillendirmenin derdindeyiz. Büyük ve güçlü Türkiye hedefini gerçeğe dönüştürmenin çabasındayız. Bu anlayışla 2002'den itibaren ülkemiz sathında, bilim, sanayi, teknoloji ve yenilikçilik eko sisteminin geliştirilmesine özel önem verdik" diye konuştu.  

'TÜRKİYE'Yİ BİLİMSEL ARAŞTIRMALARDA FARKLI BİR NOKTAYA TAŞIDIK'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, düzenledikleri araştırma projesi yarışmaları, ulusal ve uluslararası bilim olimpiyatları ile Türkiye'deki çocukları, geleceğe hazırladıklarını belirterek, konuşmasına şu şekilde devam etti: 

"Dünyanın en büyük uzay, havacılık ve teknoloji festivali TEKNOFEST ile bu alanda ülkemiz genelinde bir uyanışa vesile olduk. TEKNOFEST bir teknoloji festivalinden öte bu ülkenin gençlerine özgüven aşılamış, hayallerinin önüne kimsenin geçemeyeceğini göstermiştir. Bu yıl TEKNOFEST kapsamında düzenlediğimiz yarışmalarda seçtiğimiz 3 öğrencimizi 'Antarktika Bilim Seferi'ne dahil ettik. Tam 60 yıldır bilim ve teknolojinin mihmandarlığını yapan milli araştırma kurumumuz TÜBİTAK'ı her alanda destekleyerek, daha da güçlendirdik. TÜBİTAK Akademik Araştırma Geliştirme Destek Programları kapsamında toplam 31 bin projeye destek sağladık. Bunlar için 68 milyar liranın üzerinde kaynak kullandık. Bilim İnsanı Destekleri programıyla 270 bin bilim insanına toplam 17,8 milyar lira tutarında destek verdik. Bilim kültürün toplumda yaygınlaştırılması amacıyla 2007'den bu yana 47 bin projeye toplam 4 milyar lira destek sağladık. Bilim ve kültür mirasımızın serpilmesine yönelik çalışmaları yakından ve takdirle takip ettiğimiz TÜBA'ya sahip çıktık. Farklı alanlarda attığımız bu kritik adımlarla hamdolsun Türkiye'yi bilimsel araştırmalarda 21 yıl öncesine göre çok farklı bir noktaya taşıdık."

'FİKRİ BOYUTU EKSİK HER MÜCADELE YARIM KALMAYA MAHKUMDUR'

Erdoğan, inanmanın başarmanın yarısı olarak tarif edildiğine atıfta bulunup, şöyle devam etti:

"İnancın olmadığı bir yerde başarıdan söz edilemez. Bugün ödül takdim edeceğimiz bilim insanlarımızın başarılarını, inancın ve azmin bir zaferi olarak gördüğümü özellikle belirtmek isterim. Her biriniz inandınız, ter döktünüz, fedakarlıkta bulundunuz, çalıştınız. Ve sonuçta kendi alanınızda çığır açan bilimsel çalışmalara imza attınız. Biz de devlet olarak bu zorlu süreçte sizleri desteklemeye gayret ettik. İnşallah bundan sonra da sizlere katkı sunmayı imkanlarımızı sizler için, sizin başarınız için seferber etmeyi sürdüreceğiz. Sizler Türkiye için, Türkiye Yüzyılı için, tüm insanlık için çalıştıkça hiç endişeniz olmasın; biz de sizin gibi bilim insanlarımıza sahip çıkacağız. Sizlerin gayreti, birikimi, kabiliyeti ve ortaya koyacağı ürünlerle inşallah hedeflerimize da emin adımlarla yürüyeceğiz. Burada bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyorum. Fikri ve ilmi boyutu eksik her mücadele yarım kalmaya mahkumdur. Şayet siyasi, ekonomik, diplomatik, askeri olarak tam bağımsız bir Türkiye hedefliyorsak bilimde, teknolojide, inovasyonda bilimsel araştırmalarda da zirveyi hedeflemek mecburiyetindeyiz. Bunun için herkesin yurt içinde ve yurt dışında bulunan tüm yetişmiş insan kaynağımızın desteğine, katkısına ihtiyacımız vardır. Akademik ve bilimsel çalışmalarının belli bir kısmını yurt dışında yapmış, orada bilgi ve tecrübe kazanmış, bilim insanlarımızın ülkemize dönerek Türkiye'nin kalkınma mücadelesine destek vermeleri çok ama çok önemlidir."

'BİLİM İNSANLARINA, ÜLKEMİZ, EŞSİZ FIRSATLAR SUNUYOR'

Erdoğan, devletin, mensubu olduğu milletine şükran borcunu ödemeyi isteyen tüm bilim insanlarının yanında olduğunu ve her zaman yanında olacağını belirterek, "Bu amaçla başlattığımız Uluslararası Lider ve Genç Araştırmacılar Programı, bu misyonu hakkıyla yerine getiriyor. Program kapsamında şimdiye kadar 199 lider bilim insanı ülkemize geldi. Lider araştırmacılarımızın projelerinde 408'i doktora öğrencisi olmak üzere toplamda 1256 öğrenci ve araştırmacı görev aldı. Ulusal Lider Araştırmacılar Programı ve Ulusal Genç Liderler Programı ile de 81 araştırmacıyı destekliyoruz. Bu projelerde doktora öğrencileri ağırlıklı olmak üzere 446 bursiyer görev alıyor. Sayıları giderek artan öncül Ar-Ge laboratuvarlarımız da tersine beyin göçü konusunda önemli rol oynuyor. Hayallerini gerçekleştirme gayesi ile hareket eden tüm bilim insanlarına, ülkemizin eşsiz fırsatlar sunduğunu görüyoruz. Türkiye'nin küresel rolü güçlendikçe inşallah ilmi birikimini ve tecrübesini ülkemizde değerlendirmek isteyenlerin sayısı da artacaktır. Özellikle Gazze krizi sonrasında Batı'nın prestijli üniversitelerinde yaşanan utanç, özellikle bunu söylüyorum; utanç verici sahnelerin bu süreci daha da hızlandıracağına inanıyorum" değerlendirmesinde bulundu. 

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: 'HİTLER'DEN NE FARKINIZ VAR'

Erdoğan, İsrail’in Gazze’ye yönelik devam eden saldırılarına değinerek, "Gazze’de 7 Ekim’den beri çoğu çocuk ve kadın 21 binden fazla masum Filistinlinin hayatına mal olan İsrail vahşeti bir nevi turnusol işlevi gördü. Kimin gerçekten insan hak ve onurunu savunduğu, kimin de bunların sadece istismarını yaptığı ayan beyan ortaya çıktı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden (BMGK) uluslararası basın kuruluşlarına, Avrupa Birliği’nden (AB) gazeteci örgütlerine ortada demokrasi havariliği yapan ne kadar kuruluş ve yapı varsa bu krizde hepsi sınıfta kaldı. Büyük laflar eden, büyük bütçeler harcayan kurumların söz konusu İsrail ve İsrail’in zulümleri olunca işlerinin tamamen boş olduğunu anladık. Gözlerimizin önünde 80 gün boyunca insanlığa ait tüm değerler kurşuna dizildi. Stadyumlarda İsrail’in Nazi kamplarını izledik değil mi? Bu nasıl bir iştir? Hani Hitler’den garip garip bahsederlerdi. Sizin Hitler’den ne farkınız var ya? Bunlar bize Hitler’i de aratacak. Bu Netanyahu’nun yaptıklarının Hitler’den geri kalır yanı var mı; yok. Şu an itibari ile Hitler bunun kadar zengin değildi. Bu Hitler'e göre daha zengin. Batıdan alıyor destekleri. Amerika’dan her türlü destek geliyor. Bütün bu desteklerle 20 bini aşkın Gazzeliyi bunlar ne yaptılar; öldürdüler. İşte mazlumların yanında olan ses, Müslüman Türk’ün sesidir. Savaşta bile dokunulmaması gereken hastaneler, okullar, ibadethaneler, üniversiteler bombalandı. Gazzeli bilim insanları aileleriyle birlikte şehit edildi. Gazze‘deki barbarlığı dünyaya duyurmaya çalışan 100’ yakın gazeteci katledildi. Yalnızca 360 kilometre büyüklüğündeki dar bir alana hapsedilmiş 2,5 milyon insanın kıyıma uğramasını içimiz kan ağlayarak takip ediyoruz. Türkiye gibi vicdan sahibi ülkelerin diplomatik alanda gösterdiği onca çabaya rağmen her gün yüzlerce Gazzelinin öldürülmesine maalesef engel olamadık" dedi. 

'İSRAİL’İ ELEŞTİREN HERKESE YÖNELİK BİR CADI AVI BAŞLATILMIŞTIR'

Erdoğan, konuşmasında İsrail’e tepkisine devam ederek, ‘’Yaptığımız yardımlara, verdiğimiz mücadeleye, yürüttüğümüz temaslara rağmen bir Müslüman olarak, hepsinden önemlisi bir insan olarak kendi iç dünyamızda bu zulmü engelleyememenin mahcubiyetini yaşıyoruz. Milletimizin ve vicdan pusulası bozulmamış 100 milyonların, Gazze halkıyla sergilediği dayanışmayı ise tarihe düşülmüş not olarak görüyoruz. Türkiye devleti ve milleti ile bu insanlık imtihanını vermenin gayretindedir. Bunda da tüm samimiyetini, tüm hüsnü niyetiyle ortaya koyan bir Türkiye. Tabii burada şunu da açık açık konuşmamız gerekiyor; sadece uluslararası örgütler değil, batıdaki telli felli üniversitelerde Gazze sınıfında maalesef iflas etmiştir. Gazze‘deki üniversitelerin yerle yeksan edilmesi karşısında hiçbir tepki göstermediler. Uluslararası alanda ödül almış Filistinli bilim adamları ve akademisyenlerin hedef alınması karşısında seslerini yükseltemediler. Çok daha vahimi uluslararası üne sahip birçok eğitim kurumunda öğrenciler dair İsrail’i eleştiren herkese yönelik bir cadı avı başlatılmıştır. Tıpkı 80 yıl önce Nazi Almanya’sında olduğu gibi bugün de Gazze‘deki zulme ‘zulüm’ diyebilme cesareti gösteren namuslu bilim insanları baskıya, şantaja ve tehdide maruz bırakılmaktadır. Bugün Almanya hala Hitler’in bedelini ödemeye devam ediyor. Onun için Almanya’nın sesi çıkmıyor. Başını öne eğiyor. Ama bizim kimseye borcumuz yok. Batının borcu var. Borcu olduğu için ses çıkaramıyor. Bölücü terör örgütü PKK’nın ve Suriye’deki uzantılarının paçavralarına düşünce özgürlüğü bahanesiyle şehrin en merkezi meydanlarını açanlar Filistin halkının sesi olmaya çalışanlara kan kusturmaktadır. Düşünebiliyor musunuz; sırf çocukların, kadınların ve sivillerin haklarını savundukları için üniversite rektörleri sorgulanıyor, Kongre’ye hesap vermek zorunda kalıyor. En küçük bir eleştiri hukuk ve demokrasi sınırları içinde bile olsa en küçük bir eylem ‘antisemitizm’ yaftası vurularak engelleniyor, hatta suç sayılıyor" dedi.

‘ÖZGÜRLÜĞÜN BEŞİĞİ’ DENİLEN YERLERDE BASKININ KİTABI YAZILIYOR’

Erdoğan, Avrupa’sından Amerika’sına kadar ‘özgürlüklerin beşiği’ denilen yerlerde faşizmin, baskının ve korku imparatorluğunun kitabının yazıldığını söyleyerek, "Gerçekten insanlık adına, demokrasi adına, fikir ve düşünce hürriyeti adına, daha sonra utançla hatırlanacak günler yaşıyoruz. Buradan sırf fikrini ifade ettiği, insanlık onurunu savunduğu için baskıya maruz kalan tüm bilim insanlarına çağrı yapıyorum; Türk üniversitelerinin kapıları sizlere sonuna kadar açıktır. Bilimsel çalışmalarınızı sürdürmeniz noktasında sizlere gereken desteği vermeye hazırız. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız, TÜBİTAK, TÜBA ve diğer kurumlarımız sizlere yardımcı olmaktan çekinmeyecektir" ifadelerini kullandı. (DHA)