Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Filistinli direniş örgütü Hamas ve İsrail arasında yaşanan çatışmalara ilişkin, "Bir şehrin suyunu, elektriğini, giriş çıkışlarını kesip, altyapısını çökerterek, camisinden kilisesine tüm ibadethanelerini, okullarını yıkarak, insanların en temel insani ihtiyaçlarına erişmesini engelleyerek, velhasıl her türlü utanç verici yöntemle yürütülen bir çatışma savaş değil, katliamdır" dedi.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan, "Türkiye, 14 Mayıs 1950'den sonra 14 Mayıs 2023'te tam da Cumhuriyet'in kuruluşunun ilk asrını tamamlarken, bir kez daha demokrasimizin gücünü tüm dünyaya göstermiştir. Bu seçimlerde milli iradenin üstünlüğü anlayışından taviz vermeden mücadelemizi yürüttüğümüzde; vesayetin de, darbelerin de, iç ve dış kumpasların da üstesinden gelebileceğimizi ispatladık. Cumhur İttifakı'nın bu süreçte sergilediği sağlam ve ilkeli duruş tarihe altın harflerle nakşolunmuştur. Bu vesileyle MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli başta olmak üzere Cumhur İttifakı'ndaki tüm ortaklarımıza bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. İnşallah Türkiye Yüzyılı destanını, Cumhur İttifakı destanını beraberce yazacak ve gelecek nesillere armağan edeceğiz. Ülkesinin ve milletinin bekası, istiklali, istikbali uğrunda verdiğimiz mücadeleye katılmak isteyen herkese, Cumhur İttifakı'nın kapısının, tabii ortaklarımızın da rızası, şartıyla açık olduğunu belirtmek isterim" dedi.
'MİLLETE SAYGISI OLMAYAN, SAYGIYI HAK ETMEZ'
Özellikle deprem bölgesindeki vatandaşların sırf sandıktaki tercihlerinden dolayı maruz kaldıkları alçakça hakaretler karşısında sergilediği vakur tavrı asla unutmayacaklarını söyleyen Erdoğan, "Kendilerinden başka kimseye tahammülü olmayan faşist zihniyet, bu son hezeyanının bedelini mayıs seçimlerinde olduğu gibi inşallah 2024 Mart Mahalli İdareler Seçimleri'nde de ödeyecektir. Anadolu insanının ferasetinden ve basiretinden nasibini almamış olanlar, suçu kendilerinde aramak yerine hala millete yüklemeye kalkıyor. Meclis çatısı altında niçin yer bulamadıklarını sorgulamak yerine milli iradenin temsilcisi olan gazi Meclis'imize hürmetsizlik ediyorlar. Tercihini ülkesinin ve kendinin geleceği için en doğrusundan yana yapma iradesini gösteren milletin asil evlatlarını aşağılayarak iktidara geleceğini sananlar, bir kez daha hüsrana uğramıştır. Kimse hiçbir partiye ve adaya tıpış tıpış oy vermek mecburiyetinde olmadığını göstermiştir. Millete saygısı olmayan, kendisi de saygıyı hak etmez" ifadelerini kullandı.
'AK PARTİ'NİN GÜCÜ, MİLLETLE OLAN GÖNÜL BAĞIMIZIN GÜCÜ KADAR'
Seçimden sonra olup bitenleri, verilen koltuk kavgalarını, yapılan kirli pazarlıkları hep birlikte gördüklerini işaret eden Erdoğan, "Allah kimseyi böyle bir duruma düşürmesin' diyoruz. Hep söylediğimiz gibi, biz beşeri planda milletin gücünden daha büyük bir güç görmedik, tanımadık, bilmiyoruz. AK Parti'nin 3 Kasım 2002'den, 14 ve 28 Mayıs 2023'e kadar girdiği her seçimde bu hakikati bizzat yaşadık. Aynı şekilde vesayetle ve terörle mücadelemizden 15 Temmuz şanlı direnişimize kadar maruz kaldığımız her saldırıda bu hakikati tecrübe ettik. Bunun için diyorum ki AK Parti'nin gücü, milletimizle olan gönül bağımızın gücü kadardır. Bu bağ ne kadar kuvvetli tutarsa, sandıkta o derece yenilmez oluruz. Bu bağı zayıflattığımızda ise kendi elimizde kendi hazin akıbetimizi hazırlamış oluruz. Genel merkezimizle, kadın ve gençlik kollarımızla, milletvekillerimizle, belediye başkanlarımızla, üyelerimizle bu gerçeği bir an bile aklımızdan çıkarmadan çalışmalarımızı yürüteceğiz. Aksi takdirde yolunu şaşırıp bizden uzağa düşenlere ve onların sığındığı tek parti faşizminin temsilcisi olan partiye benzeriz" diye konuştu.
'KOLTUKLARINI KORUMAKTAN BAŞKA DERTLERİ YOK'
Erdoğan, yerel seçimlerin yaklaştığına işaret ederek, "Bu süreçteki gerek genel merkez, gerekse milletvekilleri düzeyinde en önemli kriterimizin mart ayında yapılacak belediye başkanlığı seçiminde elde edilen sonuçlar olacağını şimdiden belirtmek istiyorum. Mevcut belediyelerimizi daha güçlü bir şekilde elde tutarken, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere yeni şehirlerle milletimizi gerçek belediyecilikle tanıştırana kadar, bize durmak, duraksamak yok. Sizlerin mayıs seçimlerinin ardından yaz döneminde de köy köy, mahalle mahalle, şehir şehir dolaştığınızı, hem teşkilatımızla hem vatandaşlarımızla kucaklaştığınızı biliyorum. Unutmayınız bizim bıraktığımız her boşluk muhalefetin yalanları ve iftiralarıyla doldurulacaktır. Türkiye'ye 21 yılda asırlık hizmetler kazandırmış, çağ atlatmış bir kadro olarak, bize yakışan neyse onu yapacağız. Muhalefet kadrolarının milletten kopuk, daha çok iç mücadeleye dönük, ülkenin sorunlarına ilkesiz, lakayt, üretken değil çığırtkan tavrı sizleri şaşırtmasın. Bunlar hep böyleydi. Sadece iyi birer tiyatro oyuncusu oldukları için dışarıya karşı farklı bir duruş ve söylem sergiliyorlardı. Bunların gündeminde sadece belediyelerin asansörlerine kimin bineceği vardır. Bugün de koltuklarını, çıkarlarını ve siyasi ikballerini korumaktan başka bir dertleri yok" dedi.
'SİVİLLERE YÖNELİK HİÇBİR EYLEMİ DOĞRU BULMUYORUZ'
Filistinli direniş örgütü Hamas ve İsrail arasında yaşanan çatışmalara değinen Erdoğan, "Bizim hem kendi terörle mücadelemizde hem de bölgemizdeki tüm savaş ve çatışmalardaki tavrımız gayet açıktır. Sivillere yönelik hiçbir eylemi, sivil yerleşim yerleri hedef alan hiçbir saldırıyı doğru bulmuyoruz. Savaşın da bir ahlakı olduğuna, tarafların buna riayet etmesi gerektiğine inanıyoruz. Maalesef İsrail ve Gazze'deki çatışmalarda bu ilke çok ağır bir şekilde ihlal edilmektedir. İsrail topraklarındaki sivillerin öldürülmesine açıkça karşı çıkıyoruz. Aynı şekilde Gazze'deki masumların hiçbir ayrım gözetilmeden sürekli bombardımana maruz bırakılarak katledilmelerini de asla kabul etmiyoruz. Bir şehrin suyunu, elektriğini, giriş çıkışlarını kesip, altyapısını çökerterek, camisinden kilisesine tüm ibadethanelerini, okullarını yıkarak, insanların en temel insani ihtiyaçlarına erişmesini engelleyerek, velhasıl her türlü utanç verici yöntemle yürütülen bir çatışma savaş değil, katliamdır" diye konuştu.
'İSRAİL ÖRGÜT GİBİ MUAMELE GÖRECEĞİNİ UNUTMAMALI'
Gazze'ye yönelik orantısız ve her türlü ahlaki temelden yoksun saldırıların, İsrail'i dünya kamuoyu nezdinde hiç beklemediği ve istenmeyen konuma itebileceğini söyleyen Erdoğan, "Sivil yerleşimleri bombalamak, sivil insanları kasten öldürmek, üstelik bütün bunları maharet gibi sunmaya kalkmak devlet değil ancak örgüt refleksi olabilir. İsrail devlet gibi değil örgüt gibi davranırsa sonunda örgüt gibi muamele görmeye başlayacağını unutmamalıdır. Kelimeleri, kavramları eğip bükerek insanların doğuştan gelen temel hak ve özgürlüklerine fütursuzca saldırarak, verdikleri sözleri çiğneyerek yürütülen bir siyasetin hayırlı sonuçlar doğurması beklenemez. Ne bölgenin ne de dünyanın bölgedeki çatışmaların ve insanlık trajedilerinin sürmesine tahammülü yoktur. Mesele sadece oradaki mazlum ve mağdur insanların sorunu değildir. Gelinen nokta itibarıyla mesele dünyanın tamamının küresel yönetim ve güvenlik düzeninin bu konuda sorumluluk ve yetki sahibi tüm kurumların haysiyet sorunudur" ifadelerini kullandı.
'BM, FİLİSTİNLİLERİN HAK VE HUKUKUNU KORUYAMADI'
Filistin meselesinin çözümsüzlüğe mahkum edilmesinin müsebbiplerinden birinin de verdiği sözlerin hiçbirini yerine getirmeye uluslararası toplum olduğunu söyleyen Erdoğan, "Birleşmiş Milletler (BM) ve diğer kuruluşlar Filistin halkını tek başına bırakmış, ahde vefa göstermemiş, Filistinlilerin hak ve hukukunu koruyamamıştır. Bunu yeni söylemiyoruz. Daha önce Birleşmiş Milletler kürsüsünden bu hakikatleri tüm dünyaya açıkça söyledim. Bölgede bugüne kadar adaletsizliğe göz yuman insanlık, son hadiselerde de iyi bir sınav vermiyor. Bölgede etki sahibi aktörlerin sükuneti tesis etme yerine yangına adeta körükle giden kışkırtıcı tavrını esefle karşılıyoruz. Amerika, Avrupa ve diğer bölgelerdeki devletleri; taraflar arasında hakkaniyetli, adil ve insani dengelere dayalı tutumlar almaya çağırıyoruz. İnsani yardımların kesilmesi gibi Filistin halkını topyekün cezalandırmaya amaçlayan fevri kararlardan herkes uzak durmalıdır. Kullandıkları yöntemler ve sonuçları itibarıyla eleştirmeye de desteklenmeye de ihtiyacı olan taraflar arasında körü körüne bir tarafın safında yer almak, sadece yaşanan krizi derinleştirmeye yarar. Bunun için Türkiye olarak tarafları itidale davet ediyoruz" dedi.
'ÜZERİMİZE NE DÜŞÜYORSA YAPMAYA HAZIRIZ'
Erdoğan, bölgedeki savaşın bir önce son bulmasını istediklerini ifade ederek, "Pazartesi gününden itibaren bu doğrultunda pek çok telefon görüşmesi gerçekleştirdim. Aralarında Filistin ve İsrail devlet başkanlarının da bulunduğu devlet ve hükümet başkanı seviyesinde 8 telefon görüşmemiz oldu. Sayın Abbas ve Sayın Herzog'a devlet aklıyla ve suhuletle hareket etmeleri tavsiyesinde bulundum. Dün gece Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guaterres ile bu konuyu değerlendirdik. Çatışmaların derinleşmesinin ve yayılmasının önüne geçilmesi noktasında gereken desteği vermeye hazır olduğumuzu ifade ettim. Bölgemizi, içine girdiği bu anafordan süratle çıkarmak için Türkiye olarak arabuluculuk ve adaletli hakemlik dahil üzerimize ne düşüyorsa yapmaya hazırız. İnşallah bu tavrımızı sonuna kadar muhafaza edeceğiz. Son dönemde tüm bölgede ülkeleriyle tesis ettiğimiz yakın diyaloğu barışın tesisi için kullanacağız. Ne Gazze'de ne İsrail'de ne Suriye'de ne Ukrayna'da artık çocuklar, siviller, masum insanlar ölmesin, daha fazla kan akmasın istiyoruz" diye konuştu.
'KALICI BARIŞ BAĞIMSIZ FİLİSTİN'İN KURULMASIYLA GELEBİLİR'
Erdoğan, son hadiselerle birlikte 'Dünya 5'ten büyüktür' tespitinin ne kadar yerinde olduğunun bir kez daha görüldüğüne dikkat çekerek, "İnşallah bundan sonra bu itirazımızı daha gür bir sedayla seslendireceğiz. Altını çizerek bir kez daha ifade etmek isterim ki bölgeye kalıcı huzur ve barış ancak meşruiyeti Birleşmiş Milletler kararlarına dayanan 1967 sınırlarında ve coğrafi bütünlüğe sahip, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasıyla ve tüm dünya tarafından tanınmasıyla gelebilir. Bunun dışında yol aramak, bunun dışında hevesler peşinde koşmak sadece daha fazla yıkım, daha fazla gözyaşı ve can kaybı demektir. 3 semavi dinin kutsal mekanlarını bünyesinde barındıran Kudüs'ün mahremiyetine, Mescid-i Aksa'nın içinde yer aldığı haremi şerifin statüsüne saygı göstermeyen hiçbir adımı ve tasarrufu kabul etmedik, etmeyeceğiz. İsrail’in bir devlet olarak varlığını sürdürebilmesi ve vatandaşlarının güvenliğini güvence altına alabilmesi ancak bu şekilde mümkündür. Aksi takdirde geçtiğimiz cumartesi gününden beri yaşanan hadiseler son olmayacağı gibi bunu çok daha büyük trajedilerin izlemesi de kaçınılmaz hale gelir" dedi.
'ENFLASYONUN ÜSTESİNDEN GELECEK BİR PROGRAM UYGULUYORUZ'
Ardından ekonomiye değinen Erdoğan, son dönemde insanların canını en çok yakan ve sıkan konunun hiç şüphesiz hayat pahalılığı olduğunu vurgulayarak, "Esasen her ülkenin kendi gerçeklerine göre, farklı seviyelerde seyreden enflasyondaki yüksek oranlı artışlar tüm dünyanın sorunudur. Türkiye olarak biz de birden fazla faktörün üst üste gelmesiyle, bu sorundan ciddi şekilde muzdarip durumdayız. Ülkemizi büyütme üzerine kurulu temel ekonomik stratejimizden asla taviz vermeden yeni yol ve yöntemlerle enflasyonun ve yol açtığı sıkıntıların üstesinden gelecek bir program uyguluyoruz. Bu programın başarısı ancak devlet kurumları yanında üreticisinden toptancısına, çalışanından kendi adına alım-satım yapanına kadar tüm kesimleriyle 85 milyonun tamamının fedakarlığı ve kararlılığı ile mümkündür. Ülkemizdeki hayat pahalılığı bilhassa bazı alanlarda ne enflasyon ne döviz kuruyla ne de başka bir akılcı sebeple izah edilemeyecek seviyelere ulaşmıştır. Sadece belirsizlik ortamının fırsat bilip, 3 kuruş daha fazla kazanmak uğruna ülkesine bu kötülüğü yapanlar aslında kendi geleceklerini sabote ettiklerini bilmelidirler" diye konuştu.
'YENİ DÜZENLEMELERİ YILBAŞINDA YAPACAĞIZ'
Hükümet olarak aldıkları tedbirlerin etkilerini de yavaş yavaş görmeye başladıklarını işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Milletimiz de mücadelemize destek verdiğinde süreç daha da hızlanacaktır. Bu çerçevede emeklilerimizin yaşadığı sıkıntıları bir nebze de olsa hafifletmek için kasım ayının ortasında ödenecek şekilde bir defaya mahsus 5 bin lira ikramiye ödemesi yapmayı kararlaştırdık. Hem çalışanlarımızın hem de emeklilerimizin maaşlarında enflasyon farkı ve refah payını içeren yeni düzenlemeleri yılbaşında ayrıca yapacağız. Emeklilerimizle ilgili aldığımız kararın tekrar hayırlı olmasını diliyorum. Diğer yandan deprem bölgesinin ihya ve inşa çalışmalarını da yakından takip ediyoruz. Şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırmak için hem rezerv alanlarda hem de yerinde dönüşüm çalışmalarını süratlendirdik. Geçici barınma alanlarındaki vatandaşlarımızı bir an önce sağlam ve güvenli huzurlu evlerine kavuşturmak için devletimizin tüm imkanlarını seferber ettik. İnşallah önümüzdeki aylardan itibaren inşası tamamlanan konutları hak sahiplerine teslim etmeye başlayacağız." (DHA)
Bu haber DHA’nın abonelerine gönderdiği içerik doğrultusunda yayınlanmıştır. haberchannel.com editörleri bu habere herhangi bir editoryal müdahalede bulunmamıştır. Haber içeriklerinden hukuken ilgili ajanslar sorumludur.