Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Liderler Zirvesi’nin ardından basın toplantısı düzenledi. Basın toplantısında NATO’nun iki temel tehditten biri olarak gördüğü terörle mücadeleye dikkat çeken Erdoğan, “Terörle amansız ve amasız mücadele bizim kırmızı çizgimizdir. Artık tüm müttefiklerimizden kararlı ve net bir tavır bekliyoruz” dedi.
"MÜTTEFİKLERDEN TERÖRE KARŞI NET BİR TAVIR BAKLİYORUZ"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, düzenlediği basın toplantısında NATO Liderler Zirvesi’nin yanı sıra yaptığı görüşmeleri, Ukrayna-Rusya savaşı ve diğer bölgesel konuları değerlendirdi. Erdoğan, görüşmelerinde terör örgütleri arasında ayrım yapılmaması ve İslam düşmanlığıyla mücadele edilmesi gerektiğini dile getirdiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bazı müttefiklerimizin bilhassa PKK’nın Suriye’deki uzantısı PYD/YPG ile kurdukları çarpık ilişki, ittifakın birlik ve bütünlüğüne zarar veriyor. Bu yaklaşımın makul ve mantıklı hiçbir açıklaması yoktur. Son yıllarda yaşadığımız onca acıya rağmen, terörle mücadele konusunda hala bunları konuşuyor olmak gerçekten düşündürücüdür. Müttefiklerimize, ‘terör örgütleri arasında ayrım yapmayın, İslam düşmanlığı ile mücadele edin’ demeyi kendimize zül sayıyoruz. NATO’nun iki temel tehditten biri olarak gördüğü terörizmle mücadele alanındaki gayretlerin artırılması şarttır. Yaklaşık 40 yıldır bölücü terör örgütüyle mücadele eden bir ülkeyiz. Şimdiye kadar binlerce vatandaşımızı, terör örgütlerinin kanlı saldırılarında kurban verdik. Daha ağzı süt kokan bebeklerden, dört yıllık eğitimi sonrasında öğrencileriyle buluşmanın sevincini yaşayan öğretmenlerimize, evine ekmek götürmeye çalışan işçilerimizden kadınlara nice masum insanımız bizden kopartıldı. Daha 3 gün önce, iki kahraman Mehmetçiğimiz, teröristler tarafından kalleşçe şehit edildi. Terörle amansız ve amasız mücadele bizim kırmızı çizgimizdir. Artık tüm müttefiklerimizden kararlı ve net bir tavır bekliyoruz. Bu konudaki mesajımızı açık bir şekilde mevkidaşlarıma ilettim” ifadelerine yer verdi.
“TAHIL ANLAŞMASINI UZATMAK İÇİN GÖRÜŞMELER SÜRÜYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Tahıl Anlaşmasını uzatma kapsamında görüşmelerin sürdüğünü, bu anlaşmanın yüz milyonlarca insan için umut olduğunun altını çizerek, “Rusya-Ukrayna savaşında 504’üncü günü geride bırakıyoruz. Çatışmalar uzadıkça kan, yıkım ve gözyaşı da artarak devam ediyor. Savaşın faturasını sadece taraflar değil, Avrupa’dan Afrika’ya, Asya’dan Balkanlar’a, farklı coğrafyalardaki pek çok ülke ödüyor. Afrikalı kardeşlerimizi etkileyen gıda sıkıntısı, tüm dünyada son 50-60 yılın zirvelerine çıkan enflasyon oranları, enerji fiyatlarındaki fahiş artışlar bunlardan sadece birkaçıdır. Türkiye olarak müttefiklerimizle dayanışma içinde hareket ederken, aynı zamanda savaşın sona ermesi için yoğun çaba harcıyoruz. İlk günden itibaren Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni titizlikle uyguladık. Savaş gemilerinin Türk boğazlarından geçmesine müsaade etmedik. Böylece çatışmaların diğer bölgelere sıçramasının önüne geçtik. İstanbul süreciyle başlayan temas trafiği, Ukrayna tahılının sevkine izin veren Karadeniz Girişimi ve esir takaslarıyla devam etti. Yaptığımız görüşmeler neticesinde Tahıl Anlaşması, iki kez uzatıldı. Mutabakat kapsamında bugüne kadar 33 milyon tondan fazla tahıl ürünü dünya pazarlarına ulaştırıldı. Ancak söz konusu mekanizmanın süresi, 17 Temmuz’da doluyor. Yüz milyonlarca insan umut olan Karadeniz Girişimi’nin uzatılması için görüşmelerimiz devam ediyor” şeklinde konuştu.
Erdoğan ayrıca Türkiye’nin barış görüşmeleri kapsamında, Ukrayna ve Rusya’dan teklif gelmesi halinde arabuluculuk görevini üstlenmek için hazır olduğuna dikkat çekti.
“AÇIK KAPI POLİTİKASINA DAİMA DESTEK VERDİK”
Erdoğan, Türkiye’nin NATO’nun Açık Kapı Politikası’na daima destek veren ülkelerden biri olduğunu ifade ederek, “Zirvenin son oturumu ise yeni kurulan NATO-Ukrayna Konseyi formatında düzenlendi. Bu yeni formatla, NATO-Ukrayna ilişkilerini siyasi anlamda bir üst düzeye taşımış olduk. Türkiye, NATO’nun açık kapı politikasını daima desteklemiş bir ülkedir. Şimdiye kadar hiçbir ülkenin ittifaka girmesine keyfi sebeplerle engel çıkarmadı. İttifak tarihine baktığınızda, sırf anayasal isminden dolayı tam 17 yıl kapıda bekletilenleri görürsünüz. Aynı şekilde Avrupa Birliği üyelik sürecimizde yarım asırdan fazla süredir karşılaştığımız çifte standartlar herkesin malumudur. Biz haksızlığa, hukuksuzluğa maruz bırakılsak da başkalarına haksızlık yapmadık. Ne tutamayacağımız sözler verdik ne de bize verilen sözlerin kulak arkası edilmesine rıza gösterdik. Finlandiya’nın üyeliği, NATO ülkelerine riayet eden, müttefiklik hukukunu içselleştiren ülkelere yönelik tavrımızı teyit etmiştir. Türkiye, ittifakın genişlemesine verdiği ilkeli desteği böylece bir kez daha ortaya koymuştur” dedi.
“MUTABAKATA VARILAN MADDELERDE SOMUT İLERLEMELERGÖRECEĞİMİZE İNANIYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsveç’le varılan mutabakat maddelerinde somut ilerlemeler görmeyi temenni ederek şu ifadelere yer verdi:
“Zirve toplantılarımızda ve ikili görüşmelerimizde İsveç’in NATO’ya katılımı meselesi gündemimizde yer aldı. Biliyorsunuz zirvenin hemen öncesinde Sayın Genel Sekreter ve İsveç Başbakanı ile üçlü formatta bir araya geldik. Bu toplantımızda ülkemizin beklentilerini, üçlü muhtırada kayıtlı hususları, bugüne kadar İsveç’in taahhütlerini yerine getirme noktasını güncel durumunu değerlendirdik. Yaptığımız ortak açıklamayla İsveç’in üyelik süreciyle ilgili önümüzdeki dönemde atılacak adımları tespit ettik. Buna göre Üçlü Daimi Ortak Mekanizma’nın yanı sıra İsveç ile bakan düzeyinde kurulmasına karar verilen İkili Güvenlik Mekanizması’yla terörle mücadelede iş birliğini artıracağız. İsveç tüm terör örgütleriyle mücadele başta olmak üzere üçlü muhtırada kayıtlı hususların uygulanmasını içeren bir yol haritası sunacak. Ayrıca İsveç, ülkemizin Avrupa Birliği üyelik sürecine, ekonomimiz açısından önemi haiz Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmesine ve vize serbestisine birlik üyesi sıfatıyla aktif destek verecek. Türkiye’ye uygulanan özellikle savunma sanayi alanındaki kısıtlamaların kaldırılması noktasında İsveç, üzerine düşeni yapmayı sürdürecek. Bu temel üzerinde yapılacak mütalaalara göre biz de İsveç’in katılımıyla ilgili bir sonraki safhasına geçeceğiz. Mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim’e yapılan alçakça saldırı sonrasında İsveç hükümetinin saldırı tasvip etmediklerine dair beyanlarını not ettik. Dünya genelindeki 2 milyar Müslümanı öfkelendiren ve rencide eden nefret suçlarına müsaade edilmemelidir. Bugün Cenevre Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi, Kur’an-ı Kerim’i yakma eylemini, dini nefret suçu olarak tanımlayıp kınadı. Söz konusu karardan memnuniyet duyuyoruz. Konsey üyeleri içinde bu tasarıya ret oyu veren ülkelere özgürlük ve insan hakları anlayışını gözden geçirmelerini özellikle tavsiye ediyoruz. İnsanların kutsallarına saldırmak fikir hürriyeti değil, barbarlıktır, ilkelliktir. Bir nevi terör eylemidir. Sadece İsveç’in değil, İslam düşmanlığının yükseldiği diğer ülkelerin de bu konuda kararlı tedbirler alması gerekiyor. Bu beklentimizi görüşmelerimizde dile getirdik. Elbette İsveç’in NATO’ya katılım protokollerini onaylayacak merci, milli iradenin temsilcisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Bizim gibi milletvekillerimiz de süreci yakından takip edecektir. İsveç’ten mutabakata varılan maddelerde somut ilerlemeler göreceğimize inanıyoruz.”
“İSVEÇ’İN YAŞADIĞI KÖTÜ TECRÜBELERİN DİĞER ÜLKELERE İBRET OLACAĞI KANAATİNDEYİM”
Erdoğan, İsveç’in yaşadığı kötü tecrübelerin, diğer Avrupa ülkelerine ibret olacağı kanaatinde olduğunu vurgulayarak, “Burada şu gerçeğin altını çizmek isterim; sınırlarımız içinde veya dışında, terör örgütlerine vurulan siyasi, askeri, diplomatik ve hukuki her darbe ülkemiz için kazanımdır. FETÖ, PKK, PYD, YPG mensupları için terör propagandası yapmak, terör örgütlerini desteklemek, şiddeti ve terörü övmek, işledikleri onca suça rağmen ellerini kollarını sallayarak gezmek çok daha zor olacaktır. Türkiye’nin bu konudaki hassasiyeti, Avrupa toplumlarında habis bir ur gibi büyüyen PKK tehdidinin boyutunu gözler önüne sermiştir. İsveç’in yaşadığı kötü tecrübelerin diğer ülkelere ibret olacağı kanaatindeyim” dedi.
“KAZANIMLARI SAĞLAMLAŞTIRACAĞIZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve kapsamında edinilen kazanımları sağlamlaştırmak için çalışılacağını belirterek, “Zirvenin NATO’nun caydırıcılığını artıracağı yanında bizim açımızdan en önemli çıktısı gerek terörizmle mücadele gerek Avrupa Birliği üyelik sürecimiz gerekse ülkemize yönelik yaptırımların kaldırılması noktasında yeni başlangıçlara, kritik kararların alınmasına vesile olmasıdır. Yapacağımız hamlelerle elde ettiğimiz bu kazanımları inşallah daha da sağlamlaştıracağız. Ülkemizin çıkarlarını, milletimizin hak ve hukukunu her platformda çok güçlü bir şekilde savunmaya devam edeceğiz. Yakın gelecekte yaşanacak her gelişmenin Türkiye’nin rolünü, ağırlığını ve etkinliğini daha da artırdığını hep birlikte göreceğiz” diye konuştu.
“F-16’LAR İÇİN HER ZAMANKİNDEN DAHA UMUTLUYUM”
ABD Başkanı Biden ile yaptığı görüşmeye ilişkin detayları paylaşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, F-16'lar için umutlu olduğunu ifade ederek, “Sayın Başkanın özellikle bizlere ifade ettiği konu; onlarda da Kongre bağlayıcı olduğunu söylüyorlar. Kendisi elinden gelen her şeyi yapacağını bizlere söyledi. Takipçisi olacağım ve umutluyum dedi. Bizde de parlamentodan geçmesi gerekiyorsa, orada da Kongre’den geçmesi gerektiğini, zaman zaman bazen Demokratlardan, bazen Cumhuriyetçilerden engel çıktığını ifade etti. Sayın Başkan ve Dışişleri Bakanı bu konunun takipçisi olacağını izlere söylediler. Temennimiz odur ki bu süreç içinde olumlu bir neticeyi alırız. Ben de her zamankinden daha umutluyum” dedi.
“ERDOĞAN’IN HEDEFİ DOSTLARI ARTIRMAKTIR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, F-16'ların alınması durumunda bunların Yunanistan’a karşı kullanılıp kullanılmayacağına yönelik soruyu yanıtladı. “Görüyorum ki birinci derece Türkiye’yi tanımıyorsunuz” diyen Erdoğan, “Biz bugün Miçotakis ile görüşme yaptık. Bizim düşman kazanmak gibi bir derdimiz yok. Erdoğan’ın hedefi düşmanları artırmak değil. Dostları artırmaktır. Bizim hedefimiz budur ve bugüne kadar biz hep bunu yaptık. Asla F-16'ların bu istikamette kullanılması gibi bir şey söz konusu olamaz. Bugüne kadar olmadığı gibi” dedi.