Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 79'uncu Genel Kurulu'na katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri'ne yapacağı yolculuk öncesinde basın açıklamasında bulundu. Atatürk Havalimanı'nda bulunan Devlet Konukevi'nde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bölgemizin büyük bir felakete sürüklenmemesi için İsrail üzerindeki baskıların daha da artırılması gerekiyor. Lübnan'da düzenlenen saldırı, milli teknolojilerin sadece savunma sanayi alanında değil, çok daha geniş bir çerçevede ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur. Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin de normalleştirilmesi için Beşar Esad ile görüşme irademizi ortaya koyduk" ifadelerini kullandı.
"BÖLGEMİZİN FELAKETE SÜRÜKLENMEMESİ İÇİN İSRAİL ÜZERİNDEKİ BASKILARIN ARTIRILMASI GEREKİYOR"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Amerika Birleşik Devletleri'nde gerçekleşecek Birleşmiş Milletler 79'uncu Genel Kurulu'na katılmak üzere eşi Emine Erdoğan ile birlikte yola çıktı. Seyahat öncesi Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Zirveye hitabımda BM Güvenlik Konseyi ve uluslararası finans mimarisi başta olmak üzere küresel yönetişim mekanizmasının reform ihtiyacına yine dikkat çekeceğim. Daha kapsayıcı, adil ve etkili bir yapılanmaya duyulan gerekliliğin altını çizeceğim. Biliyorsunuz ilk günden beri İsrail'in hedefinin sadece Gazze olmadığını söylemiştim. Lübnan'a yönelik son günlerde yapılan saldırılar İsrail yönetiminin savaşı bölgeye yayma planlarına dair endişelerimizi haklı çıkardı" dedi.
'BÖLGEMİZİN VE İNSANLIĞIN GÜNDEMİNDE YER ALAN HUSUSLARLA İLGİLİ KANAATLERİMİZİ PAYLAŞACAĞIZ'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, BM'de ana gündemin Gazze'ye yönelik saldırılar olacağına dikkat çekerek, "Birleşmiş Milletler üyesi tüm ülkelerin temsil edildiği 130'dan fazla ülkenin devlet ve hükümet başkanı düzeyinde iştirak etmesi bekleniyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde yoğun bir toplantı ve görüşme trafiğimiz olacak. Bu yıl Genel Kurul'un en dikkat çekici etkinliği, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin ev sahipliğinde tertiplenecek 'Geleceğin Zirvesi'dir. 23 Eylül günü gerçekleştirilecek zirvede, çok taraflı sisteme yönelik meydan okumalar karşısında ortak çözümler üretilmesi hedefleniyor. Zirveye hitabımda BM Güvenlik Konseyi ve uluslararası finans mimarisi başta olmak üzere küresel yönetişim mekanizmasının reform ihtiyacına yine dikkat çekeceğim. Daha kapsayıcı, adil ve etkili bir yapılanmaya duyulan gerekliliğin altını çizeceğim. Türkiye'nin bu yöndeki çabalara dair katkı ve desteğini beyan edeceğim. Bu yılki genel kurul görüşmeleri, hiç kimseyi geride bırakmamak teması altında yapılıyor. Görüşmelerin ilk gününde, 24 Eylül Salı günü BM Genel Kurulu'na hitap edeceğim. İnşallah burada bölgemizin ve insanlığın gündeminde yer alan hususlarla ilgili kanaatlerimizi paylaşacağız. Özellikle Gazze'deki soykırıma ve İsrail'in saldırgan politikalarına karşı atılabilecek ortak adımlara temas edeceğim" dedi.
'BİLİYORSUNUZ İLK GÜNDEN BERİ İSRAİL'İN HEDEFİNİN SADECE GAZZE OLMADIĞINI SÖYLEMİŞTİM'
Erdoğan, amacın, çatışmayı bölgeye yaymak olduğunu vurgulayarak, "Yaklaşan kış mevsimi, Gazzeli kardeşlerimizin yaşadığı zorlukları daha da zorlaşacaktır. Açlık, susuzluk ve temel gıda ve tıbbi malzeme eksikliği sahadaki durumu giderek kötüleşiyor. İsrail Hükümeti, bir nevi Nazi imha kamplarına çevirdiği Gazze'deki 2 milyonu aşkın insanı ya bombalarla ya da açlık ve susuzlukla katlediyor. Neredeyse bir yıldır devam eden bu zulmün sona ermesi, kalıcı ateşkesin tesisi ve insani yardımların engelsiz akışı için hepimize, tüm dünyaya, özellikle BM'ye önemli görevler düşüyor. Biliyorsunuz ilk günden beri İsrail'in hedefinin sadece Gazze olmadığını söylemiştim. Lübnan'a yönelik son günlerde yapılan saldırılar İsrail yönetiminin savaşı bölgeye yayma planlarına dair endişelerimizi haklı çıkardı" diye konuştu.
'MESCİD-İ AKSA'YA YÖNELİK ARTAN SALDIRILAR VE TACİZLER DE AYNI KİRLİ SENARYONUN BİRER PARÇASIDIR'
Birçok mevkidaşıyla bir araya geleceğini belirten Erdoğan, "Netanyahu ve şebekesi radikal siyonist ideolojilerini hayata geçirmek için her türlü provokasyona, her türlü tahrike başvurmaktadır. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa'ya yönelik artan saldırılar ve tacizler de aynı kirli senaryonun birer parçasıdır. Türkiye olarak; bu konudaki hassasiyetimizin hangi seviyede olduğunu daha önce defalarca ifade ettik. Bugün de aynı yerdeyiz. Bölgemizin büyük bir felakete sürüklenmemesi için İsrail üzerindeki baskıların daha da artırılması gerekiyor. Genel Kurul marjında Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin yanı sıra, çok sayıda ülkeden mevkidaşlarımla Türkevi'nde görüşmelerim olacak. Bütün bunlarla beraber bu ikili görüşmeler yanında yine bizlerden randevu talebinde bulunan devlet başkanlarıyla, hükümet temsilcileri ile görüşmelerimi sürdüreceğim. Ziyaretimizde, Amerika'da yaşayan vatandaşlarımızla da bir araya geleceğiz. Düşünce kuruluşu temsilcileri ve Amerikan iş dünyasının seçkin üyeleri ile de temaslarımız olacak. Ziyaretimizin ve bu çerçevede yapacağımız görüşmelerin ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum" şeklinde konuştu.
'MİKATİ, YAPTIĞIM GÖRÜŞMEDE, ŞU ANDA ÇOK ÇOK CİDDİ SIKINTILAR İÇERİSİNDE OLDUKLARINI İFADE ETTİ'
Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Lübnan'da yaşanan saldırının ardından yerli ve milli yazılımla ilgili soruya, "İsrail bir kez daha maalesef devlet gibi değil, bir terör örgütü gibi saldırılar düzenliyor. Özellikle bu dijital saldırıları şu anda devreye almış olması, bunun çok açık net ifadesidir. İsrail bu saldırıyla, sivil hassasiyetlerinin bulunmadığını, kendi nefret edici emellerine ulaşmak için de her yolu deneyebileceğini açık ve net ortaya koymuştur. Bu saldırının başka bir anlamı da, bizim tüm ikazlarımıza rağmen; bazı Batılı ülkelerin de desteklerini yanına alarak İsrail'in çatışmaları Lübnan ve bölge geneline maalesef yayılmaktadır. Özellikle değerli dostum Mikati ile evvelsi gün yaptığım görüşmede, kendisi de şu anda çok çok ciddi sıkıntılar içerisinde olduklarını ifade etti. Bu konuda da bizden neler yapabileceğimizi veya neler yapabiliriz bunları kendisiyle konuştuk. Gerçekten şu anda bölge açıklanamayacak derecede büyük bir krizle karşı karşıya. Tabii çok şeyler söyleniyor şu an itibari ile. Lübnan, özellikle Mikati, 'İsrail'e karşı ne yapabilir, bize ne gibi destekleriniz olabilir, ne gibi yardımlarınız olabilir, biz sizlerden bunu bekliyoruz. Birleşmiş Milletlere gelme noktasında da bu sene herhalde gelemeyeceğim' ifadesine yer verdi.
Erdoğan, "Tabii Batılı ülkeler başta olmak üzere uluslararası toplum, İsrail'in bu canice eylemlerini seyretmeyi bırakmalı ve caydırıcı adımları atmalıdır. Dünya barışını koruma misyonuna sahip bütün ülkelerin İsrail'i durduracak çözümleri ortaya koymasının vakti geldi ve geçiyor. İnsanlığın kaybedecek bir günü daha kalmamıştır. Diğer taraftan Lübnan'da düzenlenen saldırı, milli teknolojilerin sadece savunma sanayi alanında değil, çok daha geniş bir çerçevede ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur. Biz de tabii bu gelişmeler karşısında çok daha farklı tedbirler almak suretiyle şu anda bütün imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız' dedi.
'TÜRKİYE İLE SURİYE ARASINDAKİ İLİŞKİLERİN NORMALLEŞTİRİLMESİ İÇİN BEŞAR ESAD İLE GÖRÜŞME İRADEMİZİ DE ORTAYA KOYDUK'
Suriye ile temasların hangi aşamada olduğuna ilişkin soruya cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Özellikle Türkevi, inşallah bu defa çok farklı görüşmelere, çok farklı ilişkilere vesile olacaktır. Bunun için Türkevi'nde yapacağım görüşmeler ve Türkevi'nde yapılacak bütün diğer ülkelerden liderlerle görüşmeler, inşallah bunların adımlarını attığımız bir merkez haline evimizi dönüştürecektir. Suriye'deki gerilimin artık sona ermesi gerektiğini, oradaki istikrarsızlığın başta terör örgütleri olmak üzere, tabii İsrail'in bir devlet terörü estirdiğini çok açık net ortaya koyacağız. Bu artık sıradan bir basit terör değil, devlet terörü. Bunu bugüne kadar çok kez tekrar ettik, söyledik. Ama bazıları hala, özellikle Batılı ülkeler, bunu anlamamakta ısrar ediyor. Biz de söylemekte ısrar edeceğiz. Ve bunu özellikle de BM'deki konuşmamda da ifade edeceğim. Bu gerginliğin sona ermesi, Suriye topraklarının tamamında huzur ve istikrarın sağlanması için Türkiye ve Suriye'nin birlikte atabileceği adımlar, Şam yönetimini, muhaliflerin bir süredir Suriye'de çatışmasızlığın sağladığını görüyoruz, bu durum kalıcı çözüm için etkin bir kapı aralamak adına elverişli bir ortam sağlıyor. Suriye dışında milyonlarca insan, vatanlarına dönmek için bekliyor. Biz bu konuda çağrımızı yaptık ve Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi için Beşar Esad ile görüşme irademizi de ortaya koyduk. Biz şimdi karşı taraftan cevap bekliyoruz. Biz buna hazırız. Halkı Müslüman iki ülke olarak, artık bu birlikteliği bu beraberliği bir an önce gerçekleştirelim istiyoruz. İki ülke ilişkilerinde yeni bir dönemde böylesi bir görüşme neticesinde inşallah başlar diye inanıyorum' değerlendirilmesinde bulundu.
'SAYIN BIDEN İLE ÇEŞİTLİ VESİLELERLE BİR ARAYA GELEBİLİRİZ'
Erdoğan, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden ile iigili soruya ise, "Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na katılmak için ajandamız dolu dolu gidiyoruz. Orada sadece Biden değil, birçok dünya lideri olacak. Tabi şu an itibari ile Biden'la bir görüşme var mı yok mu henüz bu kesinleşmiş değil. Ana gündemimiz Birleşmiş Milletler Genel Kurulu ve oradaki temaslar. Fakat tabii Biden veya daha başka sürpriz görüşmeler nerede, nasıl olur, bunların hepsini oradaki gelişmelerle ele alacağız. Gerek Türkevi'nde, gerek Birleşmiş Milletler binasında yoğun bir görüşme trafiğimiz olacak. Katılacağımız toplantılar planlanmış durumda. Bu trafik içerisinde, Sayın Biden ile henüz planladığımız bir ikili görüşmemiz yok. Ancak çeşitli vesilelerle bir araya gelebiliriz, geleceğiz. Biz Birleşmiş Milletler'de görüşeceğimiz tüm liderlerle başta Gazze olmak üzere, Filistin topraklarında akan kanı durdurmayı ele alacağız. Filistin ile birlikte tüm çatışma bölgelerinde yaşananları ve ne yapılması gerektiğini değerlendireceğiz. Çünkü insanlar, çocuk, kadın, yaşlı ölüyor. Artık rakam 45 binin üzerine çıktı. Bu yenilir yutulur bir gelişme değil. İnşallah Türkiye olarak, bugüne kadar bu mücadeleyi nasıl vermişsek; özellikle dünya siyonizminin şu anda Orta Doğu'da estirdiği bu ölüm fırtınasına karşı, Türkiye olarak biz yine neler yapabiliriz bunun gayreti içerisinde olacağız. Bunun çalışmalarını şahsım, arkadaşlarım ve tüm bakanlarımızla birlikte ele alacağız ve elimizden ne geliyorsa bunu yapacağız" yanıtını verdi.
Toplantının ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, Birleşmiş Milletler 79'uncu Genel Kurulu'na katılmak üzere Amerika Birleşik Devletleri'ne yola çıktı. Apronda askeri tören kıtasını selamlayan Erdoğan'ı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, İstanbul Valisi Davut Gül ve bazı yetkililer uğurladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a eşi Emine Erdoğan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç ve bazı yetkililer eşlik etti.