Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, mevkidaşı Azerbaycan Dışişleri Bakanı Ceyhun Bayramov ile bir araya gelerek ortak basın toplantısı düzenledi. Fidan konuşmasında “Amerika Birleşik Devletleri'nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin alacağı kararlara daha fazla engel olmamasını bekliyoruz. Şu anda Gazze'de ateşkes ile katliam arasında sadece ve sadece Amerika Birleşik Devletleri duruyor” sözlerine yer verdi.
HAKAN FİDAN: "GAZZE'DE ATEŞKES İLE KATLİAM ARASINDA SADECE VE SADECE ABD DURUYOR"
Bakan Fidan basın toplantısında şu açıklamaları yaptı;
“Cumhurbaşkanı Sayın ilham Aliyev de Karabağ zaferindeki rolü başta olmak üzere Azerbaycan ve Türk dünyası için yaptıklarıyla adını tarihe şimdiden yazdırmıştır. Değerli basın mensupları değerlendirmeme başlamadan önce bugün Bakü’de üzücü bir haber aldım. Kocaeli milletvekilimiz Sayın Hasan Bitmez vefat etmiş. Meclisteki mesai arkadaşlarına ve ailesine, taziyelerimi buradan sunuyorum. Türkiye ve Azerbaycan acı ve mutluluğu aynı yürekten paylaşan iki kardeş ülkedir. İlişkilerimizi her alanda daha da kuvvetlendirmek, haklarımıza karşı ortak sorumluluğumuzdur. Sayın Cumhurbaşkanlarımızca imzalanan Şuşa Beyannamesi bize fevkalade güçlü bir zemin sağlamakta. Biz de kardeşim Sayın Bayramov’la sürekli koordinasyon içerisinde bu beyannamenin gereğini yapmaya çalışıyoruz. Küresel istikrarsızlığın ve öngörülemezliğin artarak devam ettiği bir dönemde ortak duruşumuzu sürdürmemiz önem taşıyor.
Her şeyden önce ulaştırma ve enerji hatlarının güvenliği bakımından Güney Kafkasya'nın istikrarı çok önemlidir. Biliyorsunuz Bakü-Tiflis-Kars demiryolu hattı, ortak koridorun önemli bir bileşenini oluşturmakta. Küresel tedarik zincirindeki konumumuzu perçinliyebilmemiz için hattın tam kapasiteyle kullanıma açılması büyük önem arz etmekte. Ülkelerimiz arasındaki bağlantısallığın güçlendirilmesini ve halklarımızın daha da yakınlaşmalarını arz ediyoruz.
Kars-Nahçıvan demiryolu projesine ilişkin niyet protokolü, Sayın Cumhurbaşkanımızın Nahçıvan’ı ziyaretleri sırasında imzalanmıştı. Bu projeyi de en kısa sürede hayata geçirmek amacındayız. Enerji alanındaki fırsat ve riskleri ortak çıkarlarımız temelinde ve bütüncül bir stratejiyle ele almak durumundayız. TANAP’ın kapasitesinin genişletilmesi ve Hazar doğalgazının Türkiye'ye ve Avrupa'ya aktarılması bu stratejimizin önemli unsurlarından biridir. Yine Sayın Cumhurbaşkanımızın ziyaretinde temeli atılan Iğdır-Nahçıvan Doğalgaz Boru Hattı Projesi ile enerji işbirliğimize yeni bir boyut kazandırdık.
“ERMENİ DİASPORASI ERMENİSTAN HALKININ İÇİNDE BULUNDUĞU ZOR ŞARTLARI İSTİSMAR ETMEKTE”
Değerli basın mensupları bugün kıymetli meslektaşımdan bölgemizdeki önemli meseleleri de ele alma imkanı bulduk. Öncelikle Güney Kafkasya'daki gelişmeleri görüştük. Eylül ayındaki terörle mücadele operasyonuyla Azerbaycan, Karabağ’da hakimiyetini ve egemenliğini tam anlamıyla tesis etti, kendilerini bunun için bir kez daha tebrik ediyoruz. Operasyonda şehit düşen tüm kahramanlarımıza bir kez daha Allah'tan rahmet diliyor, kardeş Azerbaycan halkına başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Esasen 3 yıl önceki 44 günlük vatan muharebesinin ardından bölgede barışın tesisi yolunda tarihi bir fırsatın belirdiğini hep söyledik. Bugün gelinen aşamada bu fırsatın çok daha güçlendiğine ve artık kaçırmaması gerektiğine inanıyoruz. Bunun için Azerbaycan ile Ermenistan arasında kalıcı barış ve sınır tespit anlaşmalarının olumlu bir şekilde seyretmesini de memnuniyetle karşılıyoruz. Barış ve huzurun hakim olduğu bir Güney Kafkasya bütün aktörlerin çıkarınadır. Bu nedenle tüm taraflar barış ve normalleşme ikliminin oluşması için çaba göstermelidir. Ne yazık ki batıda örgütlenmiş Ermeni diasporası Ermenistan halkının içinde bulunduğu zor şartları istismar etmekte, bazı ülkeleri Azerbaycan'a karşı kışkırtmaya çalışmakta. Bunlarla uğraşmak yerine Ermenistan halkının komşularıyla normal ilişkiler kuracağı bir ortamın oluşması için enerji harcamaları daha doğru olur.
Bölge dışı tüm aktörler de bölgedeki dengeleri gözeten ve normalleşmeyi teşvik eden politikalar izlemek durumundalar. Geçtiğimiz günlerde iki ülke arasında bir takım somut güven arttırıcı adımların atılması kararından da ayrıca memnuniyet duyuyoruz. Bu tür adımların devam etmesini ve kapsamlı barış anlaşmasına giden yol açmasını diliyoruz.
Provokatif adımlarla sürece zarar vermeye çalışan çevrelerin de bu mutabakattan kendilerine mesaj çıkarmaları gerektiğini düşünüyoruz. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki süreçte sağlanacak ivmenin Türkiye ve Ermenistan arasındaki normalleşme sürecimize de olumlu yansıyacağını hep söylüyoruz. Bölgesel istikrar ve barışa hiç olmadığı kadar yakınız. Bu fırsatın en iyi şekilde değerlendirmesi için kardeş Azerbaycan'la yakın eşgüdümü kesintisiz devam ettireceğiz.
NORDİK ÜLKELER SEYAHATİ
Değerli basın mensupları, diğer yandan Gazze'deki insani trajedi maalesef devam ediyor. Uluslararası düzeyde yürüttüğümüz çalışmalar hakkında kardeşim Ceyhun Bey'i de bilgilendirdim. Biliyorsunuz, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Ortak Zirvesi’nde savaşın durdurulması ve kalıcı barışın tesisi için uluslararası düzeyde girişimlerde bulunulması kararlaştırılmıştı. Dışişleri Bakanları olarak en son Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada'da temaslarda bulunduk. Yarın da Norveç, İsveç, Finlandiya, Danimarka, İzlanda, Belçika, Hollanda ve Lüksemburg makamlarıyla bir araya gelme imkanımız olacak.
Filistin'in haklı davasına olan bağlılığımızı bir kez daha vurgulayacağız. Temas Grubu olarak artık sadece İslam ülkelerini değil, tüm dünyanın sesini duyuruyoruz. Yoğun çabalarımızın da katkısıyla önemli gelişmeler yaşanıyor. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda Salı günü yapılan oylamada Gazze'de derhal ateşkes sağlanmasını talep eden karar için 153 ülke olumlu oy kullandı. Biliyorsunuz, benzer bir karar daha önce sadece 121 oyla kabul edilmişti. Arada geçen sürede ciddi bir artış oldu. Evvelce çekimser kalan veya aleyhte oy kullanan birçok ülkenin de Filistin'in yanında durma kararı aldığını gördük. Bu uluslararası camianın zulmün bitirilmesi yönündeki iradesini açıkça gözler önüne sermekte. İsrail'i destekleyenleri bu tabloyu iyi anlaması gerekiyor, ancak bu da yetmiyor. Amerika Birleşik Devletleri'nin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin alacağı kararlara daha fazla engel olmamasını bekliyoruz. Şu anda Gazze'de ateşkes ile katliam arasında sadece ve sadece Amerika Birleşik Devletleri duruyor. Bizim ve uluslararası toplumun mesajı net. Filistinlilere uygulanan zulüm sona ermeli hemen ateşkes ilan edilmeli, barış süreci başlatılmalıdır.”
SORU-CEVAP
Bakan Fidan basın mensuplarından gelen soruları şöyle cevapladı;
“Teşekkür ediyorum. Biliyorsunuz değerli arkadaşlar konuşmamda da ifade ettik. Türkiye ile Azerbaycan arasında sarsılmaz bağlar bulunmakta. Bu bağlar gereği biz üzerimize düşen kardeşlik görevi gereği Azerbaycan’ın her zaman haklı davasının yanında olduk. Bununla birlikte Türkiye adalet sahibi bir devlet olarak Azerbaycan ile aramızdaki sarsılmaz bağların bölgeye yönelik bizim adaletsizlik gerektiren hukuksuzluk gerektiren bir fiiliyata veya devlet politikası benimsemeye de hiçbir zaman için itmemiştir. Biz Azerbaycan’ın haklı davasının yanında olurken, haksız işgalin sona ermesini ve Azerbaycan’ın kendi topraklarında egemenliğini yüzde 100 temin etmesi konusuna destek verdik.
TÜRKİYE’NİN ERMENİSTAN İLE NORMALLEŞMESİ
Değerli kardeşimi de ifade ettiği gibi bundan sonraki süreç bölgede bir barış anlaşmasıyla refah ve kalkınma döneminin başlangıcı olmalı. Bunun için tarihi bir fırsatın eşiğindeyiz. Türkiye olarak biz bölgede, Azerbaycan'daki işgal son bulduktan sonra artık bir kavgaya, bir çatışmaya gerek kalmadığını düşünüyoruz. Bundan sonraki yolun barışla ilerlemesi ilerletilmesi gerektiğini her zaman için ifade ettik. Tabii burada iki ülke arasında yürüyen görüşmelere biz her türlü desteğimizi veriyoruz. Dışarıdaki özellikle bazı üçüncü ülkelerin Türkiye'nin görüşünü almak istediklerinde de bizim verdiğimiz mesaj her zaman için burada verdiğimiz mesaj. Bu konuda biz netiz. Azerbaycan'la Ermenistan arasında normalleşme sağlandığı zaman Türkiye hemen normalleşmesini Ermenistan'la yapacak. Bunu Ermeni makamlarına da defaatle ilettik. Dediğim gibi burada Azerbaycan'la Ermenistan arasındaki normalleşmenin bir an önce tamamlanması bizim önceliğimiz. Bu konuda da her türlü desteği verdik, vermeye de devam ediyoruz.”
“AZERBAYCAN'LA OLAN BARIŞ ANLAŞMASININ TAMAMLANMASINI BEKLİYORUZ”
“Teşekkür ediyorum az önceki soruya cevabında da ifade ettim değerli arkadaşlar. Biz Azerbaycan-Ermenistan arasında devam eden normalleşme görüşmelerinin, barış görüşmelerinin tamamıyla arkasındayız. Bunu destekliyoruz. Burada bize ne görev düşerse onu yapmaya hazır olduğumuzda ifade ediyoruz. Burada tabi bazı ülkelerin yanlış yaklaşımları da zaman zaman söz konusu olabiliyor. Biz Türkiye olarak uluslararası mecralardaki etkimizi, ağırlığımızı kullanarak bu konularda yanlış yaklaşımların önüne geçmek için de gerekli ön alıcı girişimlerde açıkçası bulunuyoruz. Bu konularda bugün Sayın Cumhurbaşkanı Aliyev ile ve kardeşimle de detaylı görüşmelerde bulunduk. Yani barış görüşmesi şu anda hangi aşamada, hangi tür merhalelerden geçiyor, bu konuları detaylı görüştük.
Biz daha önce de ifade ettiğim gibi Ermenistan'la normalleşme konusunda önümüzde herhangi bir engel görmüyoruz. Azerbaycan'la olan barış anlaşmasının tamamlanmasını bekliyoruz. Tabii ondan sonra çok fazla teknik ve bazı siyasi konular var. Onlar da çözülmeyecek konular değil.
‘ERDEMLİ OLMAKLA ÖVÜNEN BATI MERKEZLİ BİRÇOK ÜLKE, BU KATLİAMIN SESSİZ ORTAĞI’
Gazze'yle ilgili olarak ifade etmem gerekirse buradaki çalışmalarımız, sizin de sorunuza ifade ettiğiniz gibi çok yoğun bir şekilde devam ediyor. Değerli arkadaşlar biliyorsunuz benzeri görülmemiş bir katliamla şu anda karşı karşıyayız. Bu başlı başına tarihsel bir trajedi fakat bu trajediden daha vahim olan bir husus, problemi daha da karmaşık hale getiren bir konu erdemli olmakla övünen özellikle batı merkezli birçok ülkenin bu katliamın sessiz ortağı olması, arkasında olması. Tabii bu uluslararası sistemde büyük bir çöküşün habercisi olmakla beraber, çok ciddi jeopolitik fay hatlarında kırılmalar meydana getirme riski var. Daha belirsiz, daha risklerin olduğu bir dünyanın da kapısını açıyor. Eğer uluslararası toplum, kendine gelip ahlaki pusulaya yeniden ittiba etmezse biz daha büyük krizlerle ve daha büyük problemlerle karşılaşmamızın mümkün olacağını görüyoruz. Onun için çağrımız bir an önce bu savaşın, bu katliamın durdurulması için uluslararası toplumun üzerine düşen sorumluluğu bir an önce yapması.
Bu nedenle İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi ülkeleri adına hareket eden Yedili Temas ve Girişim grubumuzun çok yoğun faaliyetleri var. Biz bu faaliyetlerimiz esnasında, temaslarımız esnasında biliyorsunuz hem çeşitli başkentlere gidiyoruz hem çeşitli uluslararası platformlarda Birleşmiş Milletler dahil bir takım görüşmelerde bulunuyoruz. Burada bizim aslında bütün insanlık adına seslendirdiğimiz görüşler var, sadece ait olduğumuz platform adına değil, bir an önce katliamın durması, ateşkesi sağlanması, insani yardımlara izin verilmesi ve bu trajedinin tekrar etmemesi için hem İsrail'in hem Filistin'in güvenliği için iki devletli çözüm çalışmalarına bir an önce başlanması. Bu konudaki mesajlarımızı net ve istikrarlı bir şekilde bütün muhataplarımıza vurguluyoruz. Bunlardan birisi denklem dışı kaldı mı değerli arkadaşlar, bu sorunun kapsamlı bir çözümü olmayacak. Belki geçici bir rahatlama elde edilebilir ama uzun vadeli ve kalıcı bir çözüm için dediğim gibi 2 devletli çözüm meselesinde ısrar etmemiz gerekiyor. An bu andır, bu anı iyi kullanıp bu çözümün hayata geçirilmesi için çalışmamız gerekiyor. Burada, önümüzde çok ciddi sıkıntılar var. O sıkıntıların en büyüğü de biz temasta bulunduğumuz mecralarda açıkça ifade ettiğim için burada da ifade etmekten değiş görmüyorum. Özellikle İsrail’i destekleyen birçok batılı ülkenin elinde İsrail’e baskı yapacak çok fazla bir mekanizma bulunmuyor, kendi siyasal sistemleri öyle dizayn edilmiş ki, İsrail’in her türlü zulmüne ve hukuksuzluğuna kör kalan bir sistemleri var. Yani bu siyasal sistemleri ve anlayışları reforme edilmeden İsrail'in dünya kamuoyunun vicdanına uygun bir politik tarza davet edecek bir girişimde ve bir yaptırımda bulunma şansları da görünmüyor. Bu ümitsizlik midir değildir, bu bir sorundur. Bunu aşmak için uluslararası topluma gerekli çağrıyı yapıyoruz. Burada bizim Temas Grubu olarak yani başarılı olduğumuzu düşündüğümüz konuların başında aslında böyle bir problemin var olduğunu kendilerine kabul ettirmek. Yani böyle bir sorunu tasvip etmiyorsunuz, İsrail'in insanları öldürmesini fakat önüne geçmek için de herhangi bir girişimde bulunamıyorsunuz. Bu ciddi bir sıkıntı. Burada bir takım yavaş ilerlemeler görüyoruz değerli arkadaşlar özellikle başlangıçta İsrail’in katliamına sessiz kalan birçok batılı ülkenin son Birleşmiş Milletler Genel Kurul oylamasında artık ya olumlu oy kullandığını ya da çekimser kaldıklarını görüyoruz aslında bu yani Filistinliler adına değil, sadece insanlık adına büyük bir kazanım var. Yani tekrar altını çiziyorum, Filistinlilere yapılan zulüm başlı başına bir trajedi fakat daha büyük bir trajedi insanlığın kendi vicdanını kaybetmiş duruma gelmiş olması inşallah bu hatadan en kısa zamanda uluslararası kamuoyu dönecek ve biz bu konudaki çalışmalarımızı kesintisiz devam ettireceğiz.”
ORTA KORİDOR
“Ben burada gerçekten çok büyük potansiyel görüyorum. Özellikle Orta Koridor’un tam potansiyeliyle hayata geçmesi fevkalade önemli. Birkaç açıdan önemli, birincisi aslında bölge ülkelerinin uzun bir aradan sonra belki ilk defa bu denli önemli ortak kalkınma projelerini, büyük projelerini merkeze almaları ve bunun üzerinden iş birliği geliştirmeleri, bence oyun değiştirici bir hamle. Bu türden projeleri sayısının arttırılması ve özellikle Orta Asya, Kafkasya ve Türkiye hattı üzerindeki lojistik ve bağlantısallık projelerinin hayata geçirilmesi, hem bölgesel kalkınma için hem işbirliği için fevkalade önemli diye düşünüyorum. Zaten değerli meslektaşımla da yaptığımız toplantıda bu türden projelerin sayısının artırılması ile ilgili stratejik niyetlerimizi ortaya koyduk."